5 Ağustos 2011 Cuma

Somebody That I Used To Know (Elliot Smith)

Deftere yazdıkça yazıyorum, öyle olunca buraya yazacak çok fazla şeyim olduğunu hatırlıyorum aynı zamanda. İnsanların burayı gerçekten okuduğunu unutmuşum aslında.

Kaderciyim bu sıralar, evren karşıma ne çıkarırsa kabul ediyorum, ilerisi için plan yapmayı bıraktım artık. Bir hafta sonra neler olacağını bilmiyorum. Gece telefonda konuşurken ansızın ada'ya gitmeye karar verebiliyorum mesela. Bu özgürlüğüm daha çok sürmeyecek zaten, dershaneyle birlikte zor bir sene var önümde. O yüzden diyorum ki, neden tadına çıkarmayayım ki fırsatım varken? Hayatı basit yaşaması her zaman daha cezbedici gelmiştir zaten bana. Çantama atacağım bir kitap, bir müzikçalar ve rahat ayakkabılarla şehirler dolaşabilirim mesela. Ani kararlarla trenlerden inebilir, vapurlara yetişmekten vazgeçebilir, telefona cevap vermeyebilirim. Ama o zaman bir şeyler eksik kalır işte. En güzel yol hikayelerimi paylaşamam kimseyle. Altını çizdiğim güzel cümleleri başkasının da kenara not ettiğini asla öğrenemem. İrmik helvası, fıkra, ayran, şiir paylaşacak kimse olmaz. Kimseye sıkı sıkı sarılamam, saçlarının güzel koktuğunu bilemem; kahkaha atsam kimseye duyuramam kendimi.

Sahi, öyle olsa kahkaha atmış sayılır mıyım ki?

dinle.

Hiç yorum yok: