2 Eylül 2012 Pazar

Whole New You (Shawn Colvin)

Şu zamanlarda burada ve burada ufak tefek değişiklikler var.

Blogu Tumblr'a taşıma kararım temelde pratik nedenlere dayanıyor aslında. Bir de değişiklik ihtiyacım var sanırım. Yeni okul, yeni blog. Eski şeyler de arşivde durmalı elbet, onları unutamam. O yüzden burada ne varsa, artık orada da var. Sadece yeni yazacağım şeylere Tumblr'dan devam edeceğim.

Bu bulutlu blogu kenara atmış da değilim. Arada dönüp bakmak için kalacak.

Şimdilik karton kolilere yerleştiriyorum her şeyimi özenle, yeni evde paketler açılınca burası yine eskisi gibi olacak.

Yakın bir zamanda tatil dönüşü yazı ve fotoğraf çılgınlığı başlayacak, hazır olmak lazım.

1 Eylül 2012 Cumartesi

All Of Me (Angus & Julia Stone)

"He bent to kiss her. She swerved, rested her head against his winter-coated shoulder, and closed her eyes. He felt more fragile than usual against her: she was afraid of holding him too tightly. 

She heard a creaking of the parquet floor, opened her eyes and found herself confronted by a pair of austere grey scrutinizing eyes. They belonged to a blue-uniformed guard, who had come up behind them. He tapped Duncan on the shoulder.


'Pardon me, sir,' he said, politely though firmly, 'but -ah- kissing in the Mummy Room is not permitted.'


'Oh,' said Duncan. 'Sorry.' "


The Edible Woman, Margaret Atwood


"Yataklar var konuşmak için, öpüşmek için telefon kulübeleri
... ve müzeler" 

demiş Cemal.

24 Ağustos 2012 Cuma

Dreams (Goran Bregovic)


A Dream Deferred

What happens to a dream deferred?

Does it dry up
like a raisin in the sun?
Or fester like a sore--
And then run?
Does it stink like rotten meat?
Or crust and sugar over--
like a syrupy sweet?


Maybe it just sags
like a heavy load.


Or does it explode?


Langston Hughes

Özetler (Büyük Ev Ablukada)

Gece herkes yattıktan sonra ders çalışmak çok keyifli çok. Çok.

Çay olmadan asla.

Her genç kızın yakın dostu post-it?

Kedi de bu süreçte çok yardımcı oldu tabii.

Edebiyat kartları ezberlemek ne kadar zamanımı aldı bilmiyorum ama hiç az değil.

Doorstep (Tuneyards)

Aslında bütün bu hikaye ben fotoğraf çekmek için evden çıkamayınca başladı. Balkon sefası yaparken bir anda başkalarının çatılarını, antenlerini dikizler oldum. Bütün bu fotoğraflar ya odamın camından ya da balkondan çekildi yani.







şu yukarıdaki kuşu çok seviyorum.

kar yağarken pencerenin arkasından güneş böyle gözüküyor.

Tin Roof Blues (Sidney Bechet)

Bugün bilgisayarı karıştırıp geçen yazdan beri ortalıkta dolanan fotoğrafları toparladım. Uzun süredir balkondan çektiğim apartman çatıları fotoğrafları birikiyor mesela. Yaz güneşinde, akşam saatinde, kar yağdığında çekiyorum fotoğraflarını. Hepsi farklı zamanlara hitap ediyor, aynı ev gibi gözüken yerler bir anda değişiyor. Eskiyormuş gibi değil ama başka bir türlü.




23 Ağustos 2012 Perşembe

How My Heart Behaves (Feist)

Her şeyin içinde bir iyilik bulmak lazım muhakkak, yoksa hayat dediğin şey zor, çok çetrefilli, çok karmaşık. O yüzden iyi tarafından bakıyorum.

Ben daha ilk zamanlardan 2 saat 45 dakikalık zaman farkları hesaplamaya alışmıştım.
10 saat ise hesaplaması kolay.

Ama ne yaparsan yap, özlemek kısmına pek faydası dokunmuyor.

9 Ağustos 2012 Perşembe

Bird On A Wire (Leonard Cohen)


"I will whisper it all to your ears
with my mouth, and to the curves of your breasts and thighs
with my hands, or with my mouth if you like
all the secrets, all the words of the spell
all the words of the Lord, all the words
you’ll ever need, all the words
that matter, all the words
in the entire universe:
Your name
and mine—
you just have to remain under my hands
you just have to remain under my mouth
you just have to be listening
you just have to keep your shirt unbuttoned."


Bu kadar zamandır bu kadar güzel şiirleri, bu kadar yakınımdaki birinin yazmasına mı şaşırmalıyım, yoksa ona her yazdığı güzel dize için sarılmadığıma mı üzülmeliyim bilemedim.



8 Ağustos 2012 Çarşamba

Okyanus Düğünü (Gevende)

O zaman geldiğinde nerede, kimle, nasıl olacağım bilmiyorum ama yanımda küçük çocuğumla hareket eden vapurun arkasından bakarken "Balıklar çamaşır yıkıyorlar" diyebilmeyi çok istiyorum.

Us (Regina Spektor)

Bazen en çok korktuğunuz bazı şeyleri eksik bırakmaktır.
Bazen, bazı şeyler ise eksik kalmaya mahkumdur.

Siz hayatı neresinden tutup çekerseniz çekin, bazen tarihler uyuşmaz, planlar çakışır ve siz kurguladığınız olasılıklarla baş başa kalırsınız. Olmayan şeyleri olur kıldığınız hayalleriniz vardır sadece ve cevabını bilmediğiniz sorular hakkında çok büyük endişeleriniz.

Oysa hayatta taş sektirmeye, oyun izlemeye, dondurma yiyip aynı zamanda vapura yetişmeye hep vakit yaratılır.

dinle.

2 Ağustos 2012 Perşembe

Summer Rain (U2)

"Böyle sarılsak yazı durdurur muyuz?"


Sıcaklara, neme, trafik çilesine, oruç tutan sinirli insanlara, bağıran minibüs şoförlerine ve boynumu ağrıtan klimalara rağmen, yazı sevmek için yeterli sebebim var. Yazı bitirmemek için de öyle. 


dinle.