31 Ekim 2010 Pazar

A Sunday Smile (Beirut)

Evren çağrılarıma cevap veriyor gibi.
36lık poz bitirmem lazım bir ara; kıyamadığım fotoğraflar, karanlık odadaki halini hayal etmeye çalıştığım kareler var. Sonra izlediğim güzel konserler, günümü güzel kılan insanlar var.
Her şeyi hafiften yerli yerine oturttum gibi. Bazı şeyleri telafi etmeye çalışıyorum, bol bol telefon ediyorum insanlara, mektuplarımı yazıyorum, kitaplarımı okuyorum, kupalarca çay içip onları masamda biriktiriyorum yine.
Ya da mesela, akşamdan saatleri geri almayı unutup yeni güne çok erken başlıyorum. İlk önce pişmanlık duyuyorum ama niye ki, bir saatim daha var her şeyi toparlamak için, mutfak masasında sohbet etmeye, gazeteyi uzun uzun okumaya, güneşli serin günden faydalanmaya vaktim var.

Bu aralar evren beni omuzlarımdan tutup bana bağırıyor, mutsuz olma diyor, her şey güzel diyor, ben de gülümseyerek cevap veriyorum. Sonra kırmızı atkımı doluyorum boynuma, çıkıyorum evden ve Beşiktaş motoruna binerken ne şanslıyım, kenarda oturacak yerler var. Dalgalar sıçrıyor arada kenara doğru, bir adam hafiften ıslanıyor, ben Beirut dinliyorum, huzurumu gözlerimi kısarak paylaşıyorum evrenle, diyorum ki her şey iyi oldu sen merak etme.

Hiç yorum yok: