2 Şubat 2011 Çarşamba

Boston and St. John's (Great Big Sea)

Boston maceramız Ocak ayının son gününde bindiğimiz uçakta son buldu. Geride her zamanki gibi güzel anılar, komik diyaloglar, sosyolojik tespitler kaldı. Amerika'ya ilk yolculuğum oldu ama son olmasını pek istemiyorum galiba.

Sevgili oda arkadaşım Boston gezisi hakkında neler yazacak çok merak ediyorum doğrusu, ama ondan önce benim söyleyebileceğim tek şey Amerika'nın bir klişeler ülkesi olduğu. İnsanlara baktığınızda onları hiç zorlanmadan "ponpon kız" "sportif erkek" "hiç arkadaşı olmayan yalnız çocuk" başlıklı kategorilere ayırabiliyorsunuz. Metroda arkadaşlarına 'retard' diye hitap eden ortaokul çocukları, pizzacılarda değişik bir aksanla sizden sipariş alan zenci yada Meksikalı garsonlar ve boş vakitlerinde donut yemekten çok hoşlandığı her halinden belli polisler var.

Amerika'nın tamamını Boston'da gördüklerimle değerlendirmem çok yanlış olur çünkü orası bir öğrenci şehri ve belki de Boston'ı bu kadar güzel yapan şey bu. Sokakta rastladığınız herkes genç. Her tarafta muhteşem kitapçılar ve bizimkilere hiç benzemeyen sahaflar var. İnsanlar kibar, düşünceli, güler yüzlü ve muhabbet edilesi. Hem de tamamıyla yabancı olmalarına rağmen.

1 yorum:

Fermium dedi ki...

hah iste. bide o var. ama cogunlukla filmlerdeki gibi. mesela kansas ta yasayan dorothy. floridada yasayan tan salonlardan zorla cikan gencler. california da orange county filan vardir bunlar. ama normal insanlari da var iste. konusmaliyiz diyorum hic olmuyo.. lanet kere lanet..