1 Ekim 2009 Perşembe

She's Got A Ticket To Ride (The Beatles)

Bir zamanlar ben de küçüktüm.
Aslında yaş olarak çok da küçük değildim, ama mental olarak küçüktüm.
Gerçekten.

Ve ben o zamanlar The Beatles'ı İngilizce dersindeki Yesterday'den bilirdim. Eminim ki hala birçok Bilfenlinin kafasında The Beatles'ın tüm diskografisinden sadece Yesterday var.

Ama önemli olan, Bilfen'de geçirdiğim son sene tanışıp hayatımı değiştiren o muhteşem insandı.
O bana Beatles'ı öğretti ve benimle You're Gonna Lose That Girl düetleri yaptı.
Ve o hangi bölümleri söylerdi biliyor musunuz?
Hani arkadaki vokaller varya, arada bir "Yes yes you're gonna lose that girl" diyenler?
İşte onları söylerdi bu muhteşem insan.
O zamanlar henüz muhteşem dost kategorisine yükselmemişti.

Sofi'nin Dünyası'nın yazarı Jostein Gaarder'in muhteşem bir kitabı vardır Portakal Kız diye.
İşte biz bu muhteşem insanla bunu okurduk. Sesli. Birbirimize.
Birimiz sandviçini kemirirken diğeri bu sert turuncu kapaklı kitabı elinde tutardı.
Masaya çıkıp ayaklarımı sallandırırken ve bir yandan da tonbalıklı sandviçimin mısırlarını yere düşmekten kurtarmaya çalışırken o bana Portakal Kız'ı okurdu.
O kitabı tekrar okusam aynı keyfi verir mi bilmiyorum doğrusu.

Yıllığına şöyle yazmışım:
"Gün gelecek, Bilfen koridorlarında kahve makineleri olacak. Gün gelecek, insanlar sana "hüsran" kelimesini kullanabildiğin için saygı duyacak. Gün gelecek, herkes Led Zeppelin'den, Queen'den, Beatles'tan haberdar olacak. İşte o gün senin yüzünde kocaman bir gülümseme olacak. Bugün istediğin birçok şey ileride eminim ki gerçekleşecek. Umudunu yitirme sakın! Hayatında başarılar..."

Bunları yıllığa yazarken Led Zeppelin'den, Queen'den ve Beatles'tan çok haberdar olduğumu düşünmeyin, onlar sadece birkaç addı benim için. Onun sayesinde anlam yükleyebildim ben o müziklere ve o kişilere.
Ve bunları yıllığa yazarken bir daha görüşeceğimize gerçekten inanmış mıydım, bilmiyorum. Ama o muhteşem insanın, muhteşem bir dost olacağını hayal edemediğimden eminim.

Şimdi ise, oturmuş onun hakkında birkaç bişey yazıyorum bloguma.

Belki bana bazen kızıyor olabilir.
Şimdi çok uzakta olduğu için ve ben ona her zaman vakit ayıramadığım için.
Ama ben de kendime kızıyorum.
Keşke zaman aşımına uğrayan uyku saatlerim ve ödevlerim olmasa.
Yine de o muhteşem dostun beni anladığından eminim.


Bu kadar lafkalabalığından sonra o muhteşem dostun bloguna ulaşmak için:


Daha yeni başladığı için mazur görün onu, bence devamı çok güzel gelecek.

1 yorum:

Fermium dedi ki...

belki sana bazen kızmıyor olabilir.


spoiler

ps: anneee bittiieeaa

spoiler