Sevin Okyay kimileri için hiçbir şey ifade etmez belki.
Bazıları onu "Harry Potter'ı çeviren kadın" olarak tanır.
Sevin Okyay'ın asıl yüzünü, yani caz programı yapan, voleybol şampiyonaları hakkında yazı yazan, Formula 1 takip eden, aynı zaman radyoda polisiye romanlardan bahsederek "Arkası Yarın" kuşakları sunan, üstüne çok güzel film eleştiren, hatta gece gece Oscar'lara fonda yorum yapan, evet tabii bir de kitap çeviren inanılmaz bir kadın olduğunu ise pek az kişi bilir.
İşte bu yüzden Sevin Okyay'a çok saygı duyarım.
Filmden, edebiyattan, müzikten anlayan, zeki, esprili ve sempatik bir kadındır.
"İdolüm o benim!" diyebileceğim insanlardandır hatta.
Ve sırf çekingenliğim, utanmalarım yüzünden her film festivali Sevin Okyay'ı uzaktan görür, yanına gidip tanışma cesaretini gösteremem.
Yani gösteremezdim.
Sevin Okyay'ı 4 kere görmüş, her seferinde "Ama ama bak Sevin Okyay var orda. Ay şimdi rahatsız da edilmez ki kitap okuyo biriyle konuşuyo aa yemek yiyo gidemem şimdi" diye diye hep ertelemiştim. Cumartesi gününe kadar.
Mahavishnu'nun inanılmaz sabrı, hatta rahatsız edici kararlılığı sayesinde (yüzünden kelimesini kullanmayı düşünmedim değil) bu cumartesi son üç senedir yapamadığım bir şeyi yaptım. Aslında yemek yiyordu, ben de bölmek istemedim. Sonra dolandık durduk ve bu sefer Atlas Sineması'nın girişinde gördük. "Hadi artık!" diyip beni itekleyen Mahavishnu'ya yalvarıp yakarsam da o doğru olanı yaptı.
Atlas Sineması'nın girişine çıkan merdivenleri tırmandım, merhaba dedim.
"Rahatsız etmek istemezdim ama..." diye başladım, yazılarını takip ettiğimi, Harry Potter'ı onun sayesinde sevdiğimi söyledim. Çok şapşal konuştum, sözcükleri toparlayamadım, heyecanlandım göz göre göre. O da güldü sevimli sevimli. Adımı sordu. "Sen de mi filme giriyorsun?" dedi, ben de az önce bir filmden çıktığımı şimdi başka bir tanesine gittiğimi söyledim. Gülümsedi yine. E-mail adresini söyledi, "Yazarsın bana, Atlas'ta tanışmıştık dersin" diye de ekledi.
Ben cumartesi günü Sevin Okyay'la tanıştım.
Ne gündü ama.
1 yorum:
seneler sonra gelen ekleme:
kendisinin bir otobiyografisi vardır, ismi çiçek dürbünüdür efendim.
Yorum Gönder